Çok değil, bir seneyi geçkin zamanların birinde Şebnem bana ” evlerimin fotoğraflarını çeker misin” dedi. “Çekerim” dedim. “İş olarak ama” dedi. “olmaz” dedim “ben bunu iş olarak yapmıyorum.” Olmaz” dedi. “Ne yaparsan yap yaptığın işin karşılığı olmalı.”
Düşündüm ve tamam dedim. Deneyelim hele…
İlk çektiğim ev bana göre bir kabustu. Şebnem hiç ses çıkartmadı, yola devam dedi. O zamanlar elimde bugün kullandığımdan daha zayıf bir makine var, yine de devam dedi.
Devam ettik. Ben bu arada “iş olarak” yaptığım çekimlerden cesaretle ekipmanımı değiştirdim. Sonra dekorasyon çekmeyi öğrenmeye başladım. Gezmediğim web sitesi, bakmadığım dergi kalmadı. Evin içi nasıl çekilir biraz olsun öğrendim. Bu arada arkadaşım bana bunu iş olarak yapma cesaretini verdi.
Bir seneden biraz daha fazla bir zamanı devirdiğim şu günlerde, çok tatlı bir gülümseme beliriyor yüzümde, kapıdan çıkarken Şebnem’in bana “çekeceksin ama tamam mı?” diye soruşunu hatırladığımda.
Fotoğrafçılığı meslek olarak seçme yolunda bana verdiği cesaret ile katkıda bulunan arkadaşım Mimar Şebnem Buhara,teşekkür ederim sana :=)
Yaptığı evlerin güzelliğine, seçici zevkine bir göz atmanızı öneriririm 😉
Bunu paylaş:
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)